Yeni Göç Ve İltica Kuralları Kabul Edildi: Kurallara Yönelik Eleştiriler Neler?

Avrupa Birliği (AB) Konseyinden yapılan açıklamada, Konsey’in, yeni Göç ve İltica Anlaşması’nı onayladığı duyuruldu.
Avrupa Birliği Konseyi, yeni Göç ve İltica Anlaşması’nın onaylandığını duyurdu. AB Dönem Başkanı Belçika’nın İltica ve Göç Bakanı Nicole de Moor, anlaşmayı “Yeni kurallar Avrupa iltica sistemini daha etkili hale getirecek ve üye ülkeler arasındaki dayanışmayı artıracak. AB, düzensiz göçün temel nedenleriyle mücadele etmek amacıyla üçüncü ülkelerle yakın işbirliğini de sürdürecek.” sözleriyle değerlendirdi.

Anlaşma, AB’nin Resmi Gazetesi’nde yayımlanmasının ardından yürürlüğe girecek. Uygulamaya ise ancak 2026’da başlanabilecek. Üye ülkelerin anlaşmayı 2 yıl içinde ulusal hukuklarında kabul etmesi gerekiyor.
Seçim kampanyalarının önemli unsurlarından göç ve iltica yönetimi hakkında böyle bir kararın, Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerine 3 hafta kala alınması dikkati çekti.

VERİ TABANINDA BİLGİLER SAKLANACAK

Yeni kurallara göre, sığınmacıların AB’ye varışlarından sonraki günler içinde kimlikleri belirlenecek ve ayrıntıları AB veri tabanında saklanacak. Böylece bir kişinin risk oluşturup oluşturmadığı ve kalmasına izin verilip verilmeyeceği belirlenecek.
Eğer bir ülke çok fazla yük taşıdığını düşünüyorsa daha fazla dayanışma talep edebilecek. Kriz durumlarında 27 üye ülkenin tamamı birlikte karar verecek. Yeni anlaşma aynı zamanda kişilerin, eğer güvenli ilan edilmişlerse menşe veya geçiş ülkelerine daha hızlı sınır dışı edilmesine de olanak tanıyacak.

KURALLARA YÖNELİK ELEŞTİRİLER

Uluslararası insan hakları kuruluşları, AB’nin yeni göç ve iltica kurallarının sınırdaki kontrollerin genişletilmesinin, göçmenlerin aylarca kabul merkezlerinde tutulmasının yolunu açabileceğinden endişe ediyor.
Ayrıca “mücbir sebep” durumlarında üye ülkelere çeşitli muafiyetler sağlaması nedeniyle uygulamada mülteci hukuku ve uluslararası insan hakları hukuku kapsamındaki yükümlülüklerin ihlal edilmesi riskine dikkat çekiliyor.
Yeni kuralların, AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı anlaşmalar yoluyla sınır kontrolünü “kendi sınırlarının dışında yapma” ve Avrupa’nın mülteci koruma sorumluluğundan kaçması yönünde bir adım anlamına geldiği belirtiliyor.