‘Alet İşler Dünya Tümden Değişir’
Alper Kanca’nın hazırlanması ve yayımlanması için büyük çaba sarf ettiği “Alet İşler” isimli kitap, 41 yazarın 44 makalesinden oluşan toplam 564 sayfalık mükemmel bir kaynak. Kitabın başındaki “Önce el aletleri şekillendirdi sonra aletler tüm dünyamızı” sözleri çok önemli bir noktayı işaret ediyor.
Masamın üstü kitaplarla dolu, bu hafta hangisinden bahsetsem diye düşünüyorum, bazılarına bir türlü sıra gelmiyor. Yaşadığım günler, günlük olaylar, hangisine öncelik vermem konusunda beni bir hayli zorluyor. Ancak “Nasıl olsa bunlar kitap ortadan kaybolacak değiller, biraz demlensinler elbet bir gün sıra onlara da gelir!” düşüncesi biraz olsun yüreğimi hafifletiyor.
Bugün sizlere 10 Aralık 2022 günü tanıtımı yapılan bir kitaptan söz etmek istedim. Büyük emeklerle toplanan geniş bir koleksiyon ve araştırma sonrası kitap hâline getirilen el aletleri. Kanca A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kanca’nın gerek hazırlanması gerekse yayımlanması için büyük çaba sarf ettiği “Alet İşler” isimli kitap, 41 yazarın 44 makalesinden oluşan toplam 564 sayfalık mükemmel bir kaynak. “Alet İşler” kitabının bir de “Dünyamızı Biçimlendiren Nesneler” adlı alt eki var. Kitabın başındaki “Önce el aletleri şekillendirdi sonra aletler tüm dünyamızı” sözleri çok önemli bir noktayı işaret ediyor. Bence hepimizin kulağına küpe olması gereken söz ise; “Alet İşler Dünya Tümden Değişir” logosu.
Bakır döğen usta
Üretimin aşamaları
Alper Kanca, Kanca El Aletleri A.Ş. adına yazdığı “Takdim Niyetine” başlıklı yazısında bir anısından bahsediyor; “1980’lerde yurt dışında öğrenciyken babamın iş gezilerine katılırdım. Almanya başta olmak üzere, babamla Avrupa’nın birçok ülkesinde düzinelerce fabrika gezdim. Ziyaret ettiğimiz fabrikaların çoğunda beni cezbeden husus, kurumsal tarihlerine gösterdikleri saygıydı. Bu firmalar, ilk ürünlerini gururla sergiliyor. Kuruluş tarihlerinden bu tarafa hangi aşamalardan geçtiklerini ve üretimde kullandıkları teknolojiyi misafirlerine gösteriyorlardı.” (s. 11)
Ne kadar önemli bir tespit, bir kurum yalnızca ürettiği mamuller ile değil, üretimin başlangıcından günümüze kadar geçen aşamaları gerek çalışanlarına gerekse o üretim tesisini gezen müşterilerine gösterdikleri takdirde büyük bir prestij sağlarlar. Hiçbir şeyin aniden ve şans eseri olmadığını gösteren en önemli yatırım; geçmişin aşamalarının gösterildiği, eski tarihli belgelerin sunulduğu mekânlardır. Zaman zaman benim de gezdiğim bu tür sergi mekânlarının ağırlığı bırakın ziyaret süresini, tüm yaşamınız boyunca aklınızdan çıkmayacak bir anı yaratmaktadır.
Alper Kanca’nın ifadeleri ben de geçmişe dönük bir anımın canlanmasına yol açtı. 19-23 Eylül 1994 günleri arasında yapılan II. Müzecilik Semineri’nde bu konuda “Bir Toplum İçin Gelecek Yaratmada Müzelerin Yeri” adlı bir tebliğ sunmuştum. Zaman zaman bu makalemi okur ve üzülürüm, her ne kadar müzecilik konusunda biraz kıpırdansak da yaklaşık otuz yıl önce önerdiğim atılımların çok çok gerisindeyiz. Çünkü bu işler kamu eliyle yapılmaz, bürokrasi işin içine karışırsa sonuç alışılmışın tekrarı olur. Müze, müzecilik, koleksiyon, sergi heyecan ve sevgi işidir. Bürokrasinin ise heyecana tahammülü yoktur. Heyecan duyan ve farklı bir şeyler yapmak isteyen insanlar, bulundukları makamları tehdit edeceği düşüncesiyle ne yazık ki bürokratlar tarafından kabul görmezler.
Rende kullanan usta
El Aletleri Müzesi
Alper Kanca’nın gençliğinde şahit olduğu bu kurumsal birikim onun için bir tutku olur. Öğrencilik yıllarından beri en yakın dostlarından olan Bayram Çiçek’e konuyu anlatır. Amacı bir “El Aletleri Müzesi” kurmaktır. Tek bir aletle başlayan toplama faaliyeti kısa zaman içinde yüzlerce objeyi kapsayan zengin bir koleksiyona dönüşür. Genellikle Osmanlı Devleti coğrafyasına ait, özelde ise günümüz Türkiye sınırlarına odaklı el aletlerini koleksiyona katar. Giderek genişleyen koleksiyonlarını görmek isteyenleri fabrikasında ağırlamaya çalışır. Ancak sergilenen aletlerin açıklayıcı bilgileri gündeme gelince, büyük bir eksiklik olduğunu fark eder. Yurt dışı literatüründen faydalanarak yoğun bir tercüme faaliyetine girişir. Tercüme edilen kitaplarda bizim aletlerimiz ile ilgili çok az bilgi olduğunu görür. Kendi işimizi kendimizin görmesi ve bu konuda yapılan araştırmalara destek olunması amacıyla “Ülkemiz el aletleri” hakkında bir kitap hazırlanmasına karar verilir.
Bu sırada Zeytinburnu Belediyesi’nin yayımladığı “Z” isimli dergi ilgilerini çeker. Derginin editörü Akif Kuruçay ile iletişim kurarak kitap çalışmasına başlanır. Akif Kuruçay’ın editörlüğünde, Ömer Onay’ın grafik tasarımını üstlendiği “Alet İşler” kitabı hazırlıkları böylece başlar.
Muhtemelen editör tarafından kaleme alınan “El” isimli makale ile başlayan kitap, hemen her dakika kullandığımız “Elin” yeteneklerini anlatmakta; “‘El ilk Alettir’ denildiğini duymuşsunuzdur. Üzerinde pek düşünmeden bu fikri makul buluruz. Kelimeleri, ifadeleri çok sorgulamayız. Oysa gündelik hayatta elin gerçek bir alet fonksiyonu gördüğü çok az durum vardır. Böyle anlarda bile el tek başına son derece verimsizdir; pek az enerji üretebilir ve cildin narinliği biteviye tekrar eden harekete imkân tanımaz.” (s. 17)
Geçmişin anıları
Bu zafiyetinin farkına varan insan aklını kullanılır ve doğadan yardım ister. Taşın darbeye karşı direncini, dalın sağlayacağı uzunluğu, onların oluşturduğu gücü kullanır. Her şey elin kullanımı ile başlar. Baş parmak ve işaret parmağının oluşturduğu birliktelik, avuç içi ile parmakların şekil verme hareketi çömlekçinin aletidir. Doğası itibariyle iki el birlikte çalışabilir, birlikte aynı işi veya farklı işleri yapabilir. İnsan alet kullanımında ve yapımında emsalsizdir. Her ne kadar pençesi, sivri dişleri veya boynuzları olmasa da aklını ve doğanın ona sunduğu imkânları kullanarak yaptığı aletler ile bütün bu eksikliklerinin üstesinden gelmiştir.
Buna karşın el bedenden ayrılamaz; aletler gibi değildir. Beden, bedenin ağırlığı ve hareketi tarafından kolun sağladığı enerjiyle, basit bir aleti bile sınırsız pozisyonda kullanabilir. Günümüzde insanlık çok gelişmiş ve karmaşık aletlere sahiptir. Elbette, gelişen teknoloji gelecekte çok daha gelişmiş aletlerin ortaya çıkmasına yol açacaktır. Ancak hiç unutmamak gerekir ki, tüm bu gelişmiş aletler çok da uzak olmayan bir geçmişimizi yansıtmaktadır.
İnsanlığın aletle ilişkisinin güzel anıları da vardır. Sevgili dostum Dr. Mehmet Emin Birpınar çocukluk anılarından bahsederken ormancıların ormana giderken baltalarının ağzını bezle sıkıca sarmalarından söz eder. Merak edip sorunca genç ağaçların görüp korkmamaları için onları sardıklarını öğrenir. Sanırım teknoloji geliştikçe, aletlerin çeşitliliği arttıkça böylesi duyarlı davranışlar da geçmişin anılarına karıştı.
Bu kadar önemli bir koleksiyonu oluşturan Alper Kanca’ya, yazdıkları makalelerle kültürümüzdeki önemli bir boşluğu dolduran tüm yazarlara, Bayram Çiçek, Akif Kuruçay, Ömer Okay ve emeği geçen herkese özenli çalışmaları için çok teşekkür ederim.
Kanca El Aletleri Müzesi’ni ziyaret etmek isteyen meraklı dostlarımızın internetten müzeye ulaşıp, gezi için randevu almaları gerekiyor.
Akif Kuruçay (Ed.), Alet İşler, Dünyamızı Biçimlendiren Nesneler, İstanbul, 2022.